Fatih Masaj Salonu
Fatih Masaj Salonu
Saat 07:00’da güneş bulutsuz gökyüzünde sıcaklığını hâlâ hissettiriyor olmasına karşın insanlar Fatih Masaj Salonu istemeye istemeye evlerinin yolunu tutmaya başlamıştı. Saat 08:00 olmuştu ve sonra 09:00. Açık hava restoranlarındaki garsonlar sıkıntıyla ellerini ovuştururken, güneş gözlüğü takmış insanlar hâlâ dışarıda bira içiyorlardı. Saat 09:30’u gösteriyordu.
Ullernåsen üzerindeki kırmızıya çalan güneş bir süre sonra ufuk çizgisinin peşinde kayboldu. Sıcaklıksa hâlâ devam ediyordu. Tropik bir geceydi ve insanoğlu lokanta ve barlardan yataklarında uyuyamamak ve ter içinde kalmak için evlerine dönüyorlardı. Akersgata’da gazetenin baskı saati yaklaşıyordu ve editörler toplanmış birinci sayfaya son şeklini vermeye çalışıyorlardı.
Fatih Masaj Salonu
Polisten gelen yeni bir açıklama yoktu. Bilgi vermek istemediklerinden değildi bu. Sanki cinayetin arkasından daha yalnız dört gün geçişine karşın hakkında söyleyebilecekleri bir şey kalmamış gibi görünüyordu. Öte yandan, bu sessizlik Gjendem ve dostlarına spekülasyon yapmak için daha çok fırsat tanıyordu. Şimdi yaratıcı olma vaktiydi. Hemen derhal aynı saatlerde Oppsal’da sarı ahşap kaplamalı ve elma bahçesiyle çevreli bir evin telefonu çaldı. Beate Lønn çarşafın altından kolunu uzattı ve onu uyandıranın bir alt kattaki anası olup olmadığını merak etti. Büyük ihtimalle o olmalıydı. “Uyuyor muydun?” dedi boğuk bir ses. “Hayır, ” dedi Beate. “Uyuyabilen var mı?” “Haklısın. Ben de şimdi uyandım.” Beate yatağında doğruldu. “iyi mi gidiyor?” “Ne diyebilirim ki? Biraz…
Evet, kötü benzer biçimde sanırım.” Sessizlik oldu. Harry’nin sesini Beate için böylesine uzak kılan telefon hatları değildi. “Adli tıptan bir şey çıktı mı?” “Gazetelerde okudukların, ” dedi. “Hangi gazeteler?” Beate içini çekti. “yani aslına bakarsanız bildiğin şeyler. Evden parmak izleri ve DNA örnekleri topladık, ama şimdilik katille direk bağlantısı olabilecek bir şeye ulaşamadık.” “Bunun kasten adam öldürme olup olmadığını bilmiyoruz, ” dedi Harry. “Kasten, ” diye esnedi Beate. “Elmasın nereden geldiğini bulabildiniz mi?” “Üzerinde çalışıyoruz. Konuştuğumuz kuyumcular kırmızı elmasların fazlaca yaygın olduğunu söylüyor, ama Norveç’te pek kullanılmıyormuş.Elmasın Norveç’teki bir kuyumcudan alınmış olması ihtimalinin zayıf bulunduğunu söylüyorlar. Dışarıdan geldiyse, bu zanlının da bir yabancı olduğu ihtimalini kuvvetlendirir.”