Fatih Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar
Fatih Mutlu Sonlu Masöz
Roland yandaki yüksek bir tabureden destek alarak doğruldu. “Senin derdin ne?” dedi, boynunu ovuşturarak. “Başka şehirden gelen çılgının teki falan mısın?” “Saygısızlık ediyordun.” “Saygısızlık Fatih Mutlu Sonlu Masöz mı?” diye bağlarırdı Roland. “az önce beni öldürmeye çalıştın!” Mutfağa açılan sallanan kapıların arkasından Gilles belirdi. “Neler oluyor burada?” “Bu herif bir kavga başlatmaya çalışıyor,” dedi kalabalıktan biri.
“Ve Scarlet da ekranları bozdu!” “Onları bozmadım aptal şey!” diye bağlarırdı Scarlet, bunu kimin söylediğinden emin olmamasına rağmen. Gilles karamış ekranlara, hâlâ boynunu ovuşturan Roland’a, ıslanmış yerdeki kırık şişe ve bardak parçalarına baktı. Sonrasında gözlerini sokak dövüşçüsüne dikerek parladı. “Sen,” dedi, parmağıyla işaret ederek. “Barımdan defol.” Scarlet’ın midesi kasıldı. “O yanlış bir şey yapmadı.”
“Sana da başlatma Scarlet. Bugün daha ne kadar zarar ziyan vermeyi düşünüyorsun? Niyetin beni işimden etmek mi?” Yüzü hâlâ kıpkırmızı olan Scarlet’ın gözleri öfkeyle parladı. “belki de sana getirdiklerimi geri alsam iyi olur. Bakalım müşterilerin, senin çürük sebzelerini yemekten hoşlanacaklar mı?” Barın çevresinden dolaşan Gilles, ekran kablosunu Scarlet’ın elinden kaptı. “Fransa’daki tek çiftliğin sana ait olduğunu mu sanıyorsun? Şunu bil ki Scarlet, sana sipariş vermemin tek sebebi, öyle yapmazsam babaannenin çenesinden asla kurtulamayacak olmam!”
Fatih Mutlu Sonlu Masöz
Scarlet dudaklarını sıktı ve Gilles’e, babaannesi artık buralarda olmadığına nazaran, eğer istediği şey buysa, sebzelerini pekâlâ başkasından alabileceğini hatırlatmaktan kendini alıkoydu. Gilles yüzünü tekrar dövüşçüye çevirdi. “Sana buradan gitmeni söyledim!” Ona aldırmayan dövüşçü, elini hâlâ masanın üstünde yarım yamalak oturan Emilie’ye uzattı. Emilie’nin yüzü kıpkırmızıydı ve eteği birayla ıslanmıştı ama dövüşçünün yardımını kabul ederken gözleri aşkla parladı.
“Teşekkürler,” dedi Emilie, tekinsiz sessizlik içinde kolayca duyulabilen bir fısıltıyla. Dövüşçü sonunda yüzünü Gilles’e çevirdi. “Gideceğim ama hemen hemen, yediklerimin parasını ödemedim.” Bir an tereddüt etti. “Kırılan şeylerin parasını da ödeyebilirim.” Scarlet gözlerini kırpıştırdı. “Ne?” “Senin paranı istemiyorum!” diye bağlarırdı Gilles. Sanki hakarete uğramış şeklinde bir sesle haykırmıştı ki genelde ağzından çıkan her lafın, para ve müşterilerin onu iyi mi da kazıklayıp durduğu konusundaki şikâyetler bulunduğunu bilen Scarlet için, bu oldukca şok ediciydi.